Tarım, ülkemizin sahip olduğu toprak yapısı, iklim koşulları ve doğal kaynaklarından dolayı önemli bir yere sahiptir. Tarım sektörü insanlığın gıdaya olan ihtiyacının gün geçtikçe artmasına bağlı olarak tarımsal rekabetin ve sürdürülebilirliğin önem arz ettiği bir sektördür. Tarımsal sürdürülebilirliği sağlayarak tarım potansiyelimizi ve kapasitemizi arttırma sürecinde ülkemiz insanına yeterli, güvenilir ve sürekli gıda temini de önem arz etmektedir. Bu süreçte ekonomik ve teknolojik gelişmeler ile sektörün dinamik yapısı tarım çalışanlarının iş ve çalışma koşullarını, buna bağlı olarak çalışma hayatı ve yaşam standartlarını etkilemektedir.
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatındaki en önemli gelişme Haziran 2012’de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun yayımlanmasıdır. 6331 sayılı Kanun ile tüm çalışanlar kapsama alınmış ve tarım sektöründe çalışanların da sağlık ve güvenliklerinin korunması için gerekli yasal düzenleme hayata geçmiştir VE tarım çalışanları iş sağlığı ve güvenliği yasal haklara sahip olmuştur.
Tarım sektörü gerek kendine özgü çalışma şartları, sektöre özgü kimyasal, fiziksel, hijyenik ve ergonomik risk ve tehlikelerle karşılaşma olasılığı gerekse DE çalışan karakteristiğinin farklı olması nedeniyle sosyal devlet anlayışı içerisinde analiz edilmeli ve risk algısıyla proaktif yaklaşımlara ihtiyaç duymaktadır. Ülkemizde tarımsal üretimin mevsimlik olarak değişkenlik göstermesi, tarım çalışanlarının emek yoğun olarak çalışması ve işgücünde kadın çalışanlar gibi özel risk gruplarının da yoğun olarak bulunması gibi nedenlere bağlı olarak sektörde ulaşım, barınma, sağlık kontrolleri, hijyen ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin bir takım sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Tarım sektöründe birçok paydaş olduğundan “Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği” ancak tüm taraflarla ortak hedefe doğru birlikte adımlar atıldığında kalıcı ve sürdürülebilir olacaktır.
Tarım sektörü inşaat ve madencilikle beraber dünyadaki en TEHLİKELİ İŞ KOLLARINDAN biridir. Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre tarım sektöründe çalışanların dünya genelindeki toplam sayısı 1,5 milyardır. Bu sayı, dünyadaki toplam iş gücünün yaklaşık olarak %40’ına tekabül etmektedir. Tarım Amerika’da ÇOK TEHLİKELİ İŞLER arasında yer almaktadır. Tarım ülkemizde de en tehlikeli sektörler arasında yer almaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ne göre tarım, ormancılık ve balıkçılığın faaliyet kollarının büyük bir çoğunluğu tehlikeli sınıfta yer almaktadır.
Ülkemizde tarım faaliyetlerini yürüten çalışanların çoğu kendi namına çalışanlardan oluşmaktadır.
Tarım çalışanlarının maruz kaldıkları sağlık ve güvenlik sorunları, endüstride çalışanlarla büyük benzerlik göstermektedir. Tarım çalışanları, çalışma ortamlarında var olan fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik ve psikososyal etmenlerle karşılaşabilmektedir. Tarım çalışanlarının iş kazası geçirme ve meslek hastalıklarına yakalanma riskleri yüksektir.
Tarım çalışanları farklı risklere maruz kalmaktadır;
- Fiziksel (iklim koşulları, aydınlatma, gürültü vb.), Uygun olmayan barınma ve beslenme ortamları, Yıldırım düşme tehlikesine karşı ağaç altında durulmamalıdır.
- Makinelerle ve Aletlerle Çalışma(traktör, biçer döver holder vb.)
- Kimyasal (pestisitler (zirai ilaçlar), gübreler, tozlar, yakıt vb.)
- Biyolojik (küf, endotoksin, mikotoksin vb.)
- Tozlar, diğer tanecikler - solunum hastalıkları,
- Açık ortamda çalışma Doğrudan güneş ışığında çalışmak veya çalışılan yerin ısı kaynaklarına yakın olması sıcak stresine yol açabilir. Yüksek sıcaklık terleme ile aşırı su ve tuz kaybına bağlı aşırı yorulmaya, kas kramplarına, tansiyon düşmesine ve hatta ölüme yol açabilir. Soğuk ise donma tehlikesine yol açabilir.
- Ergonomik (aşırı yük taşıma, sürekli eğilme, çömelme, uzanma vb. hareketler) Elle yapılan işlerde aşırı derecede titreşime maruz kalmak kan dolaşımının bozulmasına, kas, sinir, kemik ve eklemlerde hastalıklara neden olmaktadır.
Tarım çalışanlarının Karşı karşıya kalınan tehlikeler ve bunlara maruz kalma riskleri göz önüne alındığında iş sağlığı güvenliği konusunda ciddi uygulamaların gerektiği görülmektedir. Bunlardan bazıları;
- Kırsal Alanda Çalışanalar için Daha Güvenli Tarım yapmak için eğitimler verilmeli
- Tarım Makinelerinin Kullanımında Risklerinin Önlenmesi Hakkında Eğitim verilmeli
- Sektörde çalışanların büyük bir kısmını kendi işletmesinde ve kendi hesabına ya da aile işletmesinde çalışanların oluşturması ve genç ve kadın çalışanların yoğunluğu iş sağlığı ve güvenliğinin iyileştirilmesi amacıyla diğer sektörlerden farklı yöntemlerin geliştirilmesini gerektirmektedir.
- Çalışanlara ulaşma imkânı bulunan birinci basamak sağlık hizmetlerini oluşturan aile sağlığı merkezleri ve toplum sağlığı merkezlerinde görevli hekim ve sağlık personelleri iş sağlığı konusunda bilgi ve farkındalık düzeyleri arttırılmalıdır.
- Tarımda iş sağlığı ve güvenliğine yönelik yayınlar arttırılmalıdır.
- Tarımın alt faaliyet alanlarına yönelik örnek risk değerlendirmesi çalışmaları arttırılmalı ve örnek uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır.
- Çalışanların güvenlik kültürü kazanmalarını sağlayacak eğitim modülleri ve yöntemleri geliştirilmelidir.
- İş sağlığı ve güvenliği önlemlerini de kapsayacak şekilde tarım sektörüne özgü mesleki eğitim modülleri geliştirilmelidir.
- Sahada çalışanlarla birebir iletişim içerisinde olan Tarım Bakanlığı personellerinin iş sağlığı ve güvenliği farkındalık düzeylerinin arttırılması ve bunu çiftçilere yansıtmaları sağlanmalıdır.
- Tarım sektörüne özgü teşvik ve kredi uygulamalarında iş sağlığı ve güvenliğinin de bir kriter olarak ele alınması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak tarım sektöründe iş sağlığı ve güvenliği gelişime oldukça ihtiyaç duyan alanlardan biridir ve bu alanda yürütülen çalışmalar artarak yogun bir şekilde devamlılığı gerekmektedir. Konunun kamu hizmeti tarafını oluşturan Tarım ve Çalışma Bakanlıkları başta olmak üzere yerelde de Büyükşehir ve İlçe Belediyeler etkin işbirliği içinde çalışmalar yapmalıdır.
Yorum Yazın