Yoğun iş temposuna rağmen www.memohaber.com’un “Kahve Molası”na konuk olan Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, www.memohaber.com İnternet Haber Sitesi Yayın Koordinatörü Mehmet Taşçı’nın sorularını yanıtladı.
Ekonomideki gelişmeler, ihracat rakamları, Suriyeli işçiler, üniversite-sanayi işbirliği çalışmaları, terör olayları ve sınırımızda yaşanan gelişmelerle ilgili sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Tiryakioğlu, çok önemli değerlendirmelerde bulundu.
GAZİANTEP’E ET BORSASI KURULUYOR
Memohaber: Göreve geldiğiniz günden bu yana yaptığınız başarılı çalışmalarla takdir topladınız. Hayata geçirdiğiniz projeler içerisinde en önemlisi sizce hangisidir?
Bizim burada 3-4 tane çok büyük projemiz vardı. Bir tanesi et borsası, bir tanesi emtia borsası, bir tanesi Gaziantep ile ilgili fıstık lisanslı depoculuk. Sadece yatırımlardan bahsediyorum. Bir tane de mükemmeliyet merkezi dediğimiz büyük büyük yatırımlar. Tabi biz buna göreve geldiğimiz gün itibariyle başladık. Burada biraz et borsasından bahsetmek istiyorum. Gaziantep’teki et haliyle borsanın birleştirdiği bir merkez. Eski yerdeki bütün mağazaları, toptancıları buraya getireceğiz. Ayrıca bütün Gaziantep’in yediği ve buradan İstanbul’a veya başka bölgelere giden tüm etler Gaziantep Ticaret Borsası’nın, gıda mühendislerinin ve veterinerlik hizmeti veren kurumumuzun kontrolünden geçerekten hem şehre yayılacak, hem de buradan başka şehire giden etlerin kontrolünü sağlamış olacağız. Bu da tabi Türkiye’de olmayan bir model. Biz bununla ilgili çok büyük bir çalışma yaptık dünyaya. Tabiri caizse Avrupa’da, Amerika’da bölge ülkelerde bu iş nasıl yapılıyor diye araştırdık. Türkiye’de ki birkaç tane et borsasının olduğu yerleri de gezdik. Biz Gaziantep’e uygun giydirilmiş bir et borsası yapmaya çalıştık. Hem büyük toptancılara hitap edebilecek, hem de halde ki şu anki mevcut toptancı mağazası olan arkadaşlarımıza yer vereceğiz. Yaklaşık burada 65-70 tane sakatatçılarında olduğu bir kümelenme oluşturuyoruz. Mezbaada yine bizim kontrolümüzde olan ve buraya gelen et yine burada bizim kontrol sistemimizden geçtikten sonra fuaye alanımıza geçecek, fuaye alanında kodlama yapacağız. 60. ve 55. mağazanın firmasının kodunu oradan bir düğme ile monoray hattı ile soğuk zincirden adamın dükkanının içine kadar karkasa indireceğiz. Sırta taşıma, kamyona atma, el arabasına atma gibi şeyleri tamamen ortadan kaldıracağız. Soğuk zincirin kırılmadığı hijyenik, her tarafının epoksi olduğu, her tarafının krom nikelden yapıldığı, Türkiye’de olmayan Dünya’da ender modeli bulunduğu bir sistem geliştirdik. Bunun yaparken tabii biz birkaç yıllık ihtiyacımızı karşılasın diye değil, Gaziantep’in en az 30-40 yıllık ihtiyacını karşılasın diye biraz işi büyük ve hacimli tutmaya çalıştık. Projelerimizi bitirdik, yerimizi aldık. 1000’lik 5000’lik ruhsat falan bütün aşamaları geçtik, ihale sürecine girdik. İnşallah iki ay içerisinde temel atışlarımızı düşünüyoruz. Bir tanesi emtia borsası kuruyoruz. Bununla ilgili yaklaşık 1200 dönümlük bir alan tespit ettik. Bunu yaparken haritayı önümüze indirdik Gaziantep’in tüm alanlarını taradık. Sayın valimiz Erdal Ata ile birlikte bölgedeki tüm hazine arazilerini gezdik. Maalesef bazı yerler çok tepeydi, bazı yerler çukurdu, bazı yerler tümsekti, bazı yerler hizmet alanının dışında uzak yerlerdi. Biz tarıma dayalı, sanayiye hizmet eden bir ticaret borsası olduğumuz için sanayinin kümelendiği yere yakın bir bölgede yani şehrin trafiğini bozmayacak şekilde bir alanda yapmamız gerekiyordu. Bunun içinde en uygun alanı fuar alanını geçtikten 4 km sonra sol tarafta Araban yolu üzerinde organize sanayiye de bitişik arka tarafında da 50.000 konutun olduğu bir alanda bir merkez oluşturuyoruz. 1200 dönümlük bir yerde netinin 400 küsür metrekare olduğu bir alanı şu anda parselledik. Mera alanları korumaya geçti. 5000’lik ve 1000’lik projesi belediyeden geçti, süreç çok hızlı ilerliyor. 3 yıldır uğraşıyoruz biz aslında burada büyük bir borsa kuracağız emtia alanı. Büyük bir plaza, üstte komisyoncuların modern mağaza ve bürolarının olduğu, altta herkesin satış yapabileceği büyük bir satış salonu olacak. Tabi bu satış salonu sadece buradaki tüccarlara hizmet etmeyecek. Bu satış salonuyla biz Türkiye’de ki bu işin Gaziantep Ticaret Borsası’ndan mal almak isteyen ve buraya mal satmak isteyen Türkiye’nin her bir ferdine hizmet verebilecek bir sistem oluşturduk. Elektronik ortamda tüm şehirlere açılan bir kapı vazifesi olacak burası. Biz lisanslı depoculuk yapacağız. Orada 400 bin tonluk lisanslı depo yapmayı düşünüyoruz. X lisanslı deposunda 500 ton mal var veya 5000 ton mal var. Bu bizim fuaye alanımızda satışa çıktığında buraya üye olan bütün firmalar tek tuşla girip satlığa çıkan bizim ürünü yine bankacılık sistemi gibi o depodan satın alabilecek çünkü Gaziantep Ticaret Borsası buna ayrıcalık hizmeti verecek. X firmasının ürününü Y firmasına satacak. Adam isterse malını burada tutabilecek, isterse ürününü çekebilecek. Her türlü sistemin alt yapısını biz onlara vermiş olacağız.
ANTEPFISTIĞI’NDA HEDEF 400 BİN TON REKOLTE
Gaziantep Ticaret Borsası’yla Antep fıstığının duygusal bir bağı var. Gaziantep Ticaret Borsası fıstıktan 400 bine yakın kişi doğrudan gelir elde ediyor. Dolayısıyla 10 yıl önce ekilen fıstıklar yeni yeni mahsul vermeye başlıyor. 6-7 yıl sonra şuan 150 bin tonlarda olan Antep fıstığı 400 bin tonlara çıkacak bir rekolteden bahsediyoruz ve Dünya’yı sarsacak bir rekolte olacak bu. Şehrin ihracatını destekleyecek, ülkenin ihracatına katkı sağlayacak bir çok pozisyonu da kendi içerisinde doğurmuş oluyor. Dolayısıyla bizim bu ürüne sahip çıkmamız lazım. Bu ürünün en büyük problemi şu anda saklama koşulları. Biz bunları ortadan kaldırmak için üç yıl önce dedik ki biz burada lisanslı depo dediğimiz bir sistem geliştirelim. Çiftçi, tüccar, sanayici veya bir başka yerdeki adam aldığı ürünü getirsin parasını nasıl bankaya koyup bekletebiliyorsa burada da ürününü getirsin bizim depoya koysun istiyoruz. Depomuza koyduğunda stopaj vergisi ödemiyor. Çiftçi buraya koyduğu üründen kira desteği alıyor yani kirasını devlet karşılıyor. Gelir vergisi ödemiyor. Saklama koşulları zaten o deponun garantörlüğünde. Hazine garantisi var. Dünyadaki en güvenli sistemden bahsediyoruz.
ANTEPFISTIĞI’NIN TSE’SİNİ ÇIKARTTIK
Dolayısıyla ürün depodayken satılabilir. Biz bununla beraber Antepfıstığı’nın TSE’sini çıkarttık. Şimdi lisanslı depoculukla ilgili tebliğini çıkarıyoruz. O da bitmek üzere. Bununla ilgili 14 milyon TL İpek Yolu Kalkınma Ajansı’ndan bir hibe aldık. Hibenin yüzde 25’ini biz karşılayacağız, paramızda hazır. Yer ile ilgili de karayollarının bir yeri var onunla ilgili satın alma süreçleri devam ediyor. 2-3 ay içerisinde paramız hazır yerimizde bittiği an hemen 6 ay içerisinde depoyu faaliyeti geçirmeyi düşünüyoruz. Bunlar sadece kağıt üzerinde projeler değil, hepsinin yüzde 70’i tamamlanmış. Bir tanesi de mükemmeliyet merkezi. Biz bunu faaliyete geçirdik. 2 milyon TL hibe aldık. Onunda yüzde 25’ini yine biz karşılıyoruz. Mükemmeliyet merkezi çiftçinin eğitiminden tutun fidan desteğine, fıstığın A’dan Z’ye hakeminden dikimine herşeyiyle ilgilenen her türlü hizmeti verebileceğimiz bir sosyal projeden bahsediyoruz. Tarım İl Müdürlüğü ve Fıstık Araştırmayı ortak ettik. Bununla ilgili sürece başladık. Bide dördüncü projemiz var. Fıstıkla ilgili biz arge desteği aldık. Arge işletmesi kuruyoruz. Avrupa Birliği’nden hibe aldık. Onunla ilgili de inşallah bu fıstık lisansı depoculuğunun yanına bir arge işletmesi kuracağız. Fıstığın gelişimini sağlayacak her türlü makina aksanlarını orada araştırma geliştirme bir arge işletmesi pozisyonunda sanayisinin gelişmesine destek vereceğiz. Her türlü sosyal sorumluluk projesine de destek veriyoruz. 444’lü bir hat aldık. Üyelerimiz bizi arayıp sorunlarını dile getiriyorlar. Sorunları burada kayıt altına alınıp onlara mutlaka geri dönüş yapılıyor.
KRİZDEN EN FAZLA GAZİANTEP ETKİLENDİ
Memohaber: 2015 yılında üst üste yapılan seçimler ve hemen arkasından başlayan terör olayları neticesinde Gaziantep ekonomisinde de düşüş yaşandı. Şu an gelinen noktada Gaziantep’in durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz, ileriye dönük öngörüleriniz nelerdir?
Yani Gaziantep ekonomisinde düşüş yaşanması normal aslında. Sebebine gelince terör olaylarından kaynaklı seçimin dışında fiziksel şartlarından kaynaklı coğrafi pozisyon itibariyle doğuda ki operasyonlar Irak’a akışı ilk 45 gün iki ay boyunca durdurma yaşandı. Bu aslında uzun yıllara varan bir sektör oldu. Bunun acısını ilerleyen yıllara yayılacak şekilde göreceğiz. Dolayısıyla Irak’taki müşteri potansiyeli farklı arayışlar içine girdiler. Üretiminin yüzde 90’ını oraya gönderen endeksli firmalarımız bu işte zarar görürler. Tabi onlar zarar görünce rekabette bir kızışma oldu. Dünyada Irak’a en büyük ihracatı yapan Türkiye, Türkiye’de de Gaziantep. Dolayısıyla Irak söz konusu olduğunda en çok etkilenen Gaziantep oluyor. Yine bizim en yakın komşumuz Suriye’de ki olaylar bizi çok etkiledi. Belirli alanlarda gıda da falan pek sorun olmadı. Zincirin bir halkası gibi birisi etkilenince hepsi etkileniyor. Tabi göçün getirmiş olduğu birtakım avantaj ve dezavantaj var. Bizim 400 bin insan nüfusunu avantaja çevirmemiz lazım. Bu insanlar burada kampların dışında bizimle yaşayan bizim vatandaşımız sıfatında görebileceğimiz 400 bin insan var. Bir insanla iç içe yaşıyorsanız artık o insanla aynı kaderi paylaşıyorsunuz anlamına gelir. Bu insanlara sahip çıkmaktan başka şansımız yok. Sevsek sevmesek, istesek istemesek bu insanlar bizim şehrimizde yaşıyorlar. Bunu avantaja dönüştürmemiz lazım. Nüfus artışları zaman zaman belki bu insanlar buraya gelmeseydi Antep’in durumu daha kötü olabilirdi. Bunun kendi içerisinde görünmeyen avantajları var. Aslında buraya gelişlerinin dezavantajları bizce çok fazla yok. Ben emniyet müdürümüze aylar önce sorduğumda bizim suç işleme oranımızın 5/1’i olduğunu söyledi. Bizde misafirperver bir millet olduğumuz için dolaysıyla bu insanlara sahip çıkmak zorundayız. Tarım işçilerinde eğer bunlar olmasaydı ciddi anlamda sıkıntı olurdu. Hatırlıyor musunuz bizim organize sanayi bölgesinde işçiler baş kaldırmıştı, grev pozisyonunda ve orada işçiler Gaziantep sanayicisi işçi bulma noktasında bir çok sanayicimiz bazı makinelerini kapatmıştı işçi bulamadığından dolayı. Dolaysıyla kimse istemez bunu ama bunların gelişiyle birlikte bir bollaşma yaşandı. En azından aslında işsizlik oranlarımız da yerel işçilerimizde çok fazla sıkıntı olmadı zaten bizim işçi kotamız yetmiyordu. Tarım noktasında çalışan işçilerin yüzde 90’ının hepsinin Suriyeli olduğunu söyleyebiliriz. Sadece Gaziantep’ten bahsetmiyorum. Diğer birçok şehirde de bu böyle. Dolayısıyla Gaziantep’in bu durumu ileriye dönük öngörüm umutluyum açıkçası. Gaziantep dibi gördü ondan sonra bu krizi nasıl avantaja çeviririz noktasında bir pazarda bağlı kalmanın ne demek olduğunu Gaziantep gördü. Şuan da ihracat artışımızı orta doğu ülkelerinden daha farklı ülkelere olduğunu görebiliyoruz. Aslında on yıl önce olması gereken şeylerden birisi buydu. Dolayısıyla bunu Gaziantep başarabilirse Irak pazarı artı İran bizim için çok büyük avantaj. Yani İran kapalı bir kutu 70-80 milyon insan yaşıyor orada. Çok fazla üretimin olmadığı bir yer oradan hem alış hem satış yapabileceğimiz bir pozisyon var aslında. Ilımlı da bir hava var sosyal ve siyasi yapılarda alt yapısı oluşmuş durumda. İnşallah Gaziantep bu nokta da hem Gaziantep’in en büyük sorunlarından birisi fasonculuktan kurtulmamız lazım. Markalaşmaya dönük, ürün geliştirmeye yönelik yani bir yerden makinayı al, ipliği al, halı üret bunlar iş değil. Bizim o halıyı üretecek makinayı yapmamız lazım. İpliğe katma değer katacak sistemler koymamız gerekiyor, dolayısıyla kar etmemiz gerekiyor herşeyden önce.
BORSA KRİZDEN ETKİLENMEDİ
Memohaber: Borsa olarak yaşanan ekonomik krizden nasıl etkileniyorsunuz? Bu krizin aşılması için beklentileriniz nelerdir?
Kriz şuanda Gaziantep’in sorunu değil. Ortadoğu bölgesinin sorunu. Dolayısıyla biz tarım ürünleriyle uğraşan bir oda olduğumuz için çok fazla etkilenmedik. Gıda içinde bulunduğumuz krizlerden çok fazla etkilenmedi. Hatta zaman zaman avantaja dönüştüğü durumlar olabiliyor. Ama tabi bizim ürünümüzü daha iyi şartlarda satabileceğimiz bir takım argeler geliştiriyoruz. Biz borsa olarak sanayicilerimize, üreticilerimize belirli lojistik ve arge destekleri sunarak burada bir kümeleşme modeli ile onlara yurt dışı pazarlar noktasında bir takım çalışmalar yapıyoruz. Fabrikaların modalizasyonundan tutunda işte biz şuan da Gaziantep Üniversitesi’yle gıda ve tarım bölümü kurmak için kalifiye eleman yetiştirme noktasında bir çalışmamız var. Yani kriz olarak baktığımızda biz borsa olarak çok fazla etkilenmedik.
ANTEPFISTIĞI’NDA VAR YILI YOK YILINI ORTADAN KALDIRACAĞIZ
Memohaber: Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın genç çiftçilere yönelik olarak Kırsal Kalkınma Destekleri kapsamında 30 Bin TL'ye varan hibe desteği sağlayacak projesi var. Bu proje tarım alanında ne gibi katkılar sağlayacak borsa olarak size getirisi ne olacak?
Mutlaka getirisi olacak bize. Destekle birlikte bilinçlenme de olacak. Bizim ülkemizin en büyük problemlerinden birisi de bu. Bilincin oluşmadığı bir yerde bir şey de sadece destek var diye yatırım yapıyorsanız bunun sonucu her zaman hüsranla sonuçlanıyor. Dolayısıyla biz destekle birlikte bilinci oluşturup buradan kişilerin para kazanmasını sağlamamız gerekiyor. Dolayısıyla hayvancılıktı, kırsal kalkınma projelerinin gelişiminde ciddi anlamda tarım potansiyelimiz var. Biz tarımdan bir ürün alıyorsak iki ürün almamız lazım ve ürünümüzü yüzde oranda nasıl geliştirebiliriz. Geçen bir bilimsel çalışmayla karşı karşıya geldik uluslararası bir bilim bölümüyle borsamızı birleştirip tabana inen bir sistem geliştirmeye çalışıyoruz. Buğdaydan dönüm başına 500 kg alıyorsak bunu yüzde 30, yüzde 40 daha fazla nasıl geliştiririz bunun için bilimsel alanda özel gübreler, özel sulama teknikleri geliştirdik. Bunun için mevcutları ileri boyutta verimliliği artıraraktan maksimum düzeye çıkmamız gerekiyor. Antep fıstığından var yılını yok yılını ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Mevcut ağaçlar da mevcut verimimiz iki katına nasıl çıkarabiliriz diye her yıl özel ilaçlarla, özel işleme teknikleriyle bir şekilde bir program çerçevesinde çiftçilerimizin bilinçlenmesi lazım. Şuan da onu yapmaya çalışıyoruz. Hatta biz Amerika’ya bir ekip gönderdik. Mesela Amerika’da fıstık nasıl yetişiyor, İran’da fıstık nasıl yetişiyor teknik ekip orda incelemelerde bulundu. Oradan aldığımız incelemeleri burada hayata geçirebilmek için bütün kurum ve kuruluşlarla temas halindeyiz. Bakanlığı da harekete geçiriyoruz.






















Yorum Yazın