
Google Maps değil, 16. yüzyılın en büyük mimarı hesapladı İstanbul’un tam merkezini…
Google Maps değil, 16. yüzyılın en büyük mimarı hesapladı İstanbul’un tam merkezini… Modern teknolojiler, harita uygulamaları, GPS sistemleri daha ortada yokken, Mimar Sinan, imparatorluğun başkentinin sıfır noktasını milim milim ölçerek belirledi. Ve bu noktaya anlamı büyük, boyu küçük bir sütun yerleştirdi: Yeşil Sütun. Bugün binlerce insanın fark etmeden önünden geçtiği bu taş, aslında şehrin kalbini gösteren pusula gibi hâlâ yerinde duruyor.
Mimar Sinan’ın milimetrik hesaplarıyla bulunan merkez
Kanuni Sultan Süleyman, genç yaşta hayatını kaybeden oğlu Şehzade Mehmed için İstanbul’un tam ortasına bir cami yaptırmak ister. Bu görev, dönemin en güvenilir ismine, yani Mimar Sinan’a verilir. Ancak ortayı belirlemek kolay değildir. Sinan, Eyüp’ten Sarayburnu’na kadar geniş bir alanda ölçüm yapar.
Ve sonunda coğrafi merkezi belirler: Şehzadebaşı. Buraya, 128 cm uzunluğunda yeşil somaki mermerden yapılmış bir sütun dikilir. Bu taş, sıradan bir yapı malzemesi değil; Osmanlı’nın şehir planlamasının kalbi, şehrin sıfır noktasıdır.
Roma’nın Mese Yolu’ndan Osmanlı’nın Divanyolu’na uzanan hat
Şehzadebaşı’nın seçilmesinin rastlantı olmadığını gösteren bir başka kanıt da tarihi güzergâh. Antik Roma döneminde “Mese Yolu” olarak bilinen ana aks, Bizans’tan sonra Osmanlı döneminde “Divanyolu” olarak yeniden adlandırılır. Saraydan çıkan padişahlar, devlet törenleri, fetih alayları hep bu yol üzerinden ilerler.
Yeşil Sütun ise bu hattın tam ortasındadır. Böylece doğunun ve batının simgesel yolları, tarihsel sürekliliğin sembolü olan bu sütun etrafında birleşir. Bugün İstanbul’un bu denli simgesel ve stratejik noktalarla örülmesinde, işte bu taşın da katkısı var.
Gözden kaybolmuş ama yerinden oynamamış
Yüzyıllar geçtikçe İstanbul büyüdü, yollar yükseldi, yapılaşma arttı. Ve Yeşil Sütun zamanla göz hizasının altına düştü. Şehzade Camii’nin avlu duvarının köşesinde yer alan bu sütun, artık neredeyse fark edilemez halde.
Ancak hâlâ orada. Hâlâ Mimar Sinan’ın gösterdiği noktada. Onun üzerinden nice kararlar alınmış, şehir planları çizilmiş, eksenler belirlenmiş. Bugünün karmaşasında sessizce duran bu taş, geçmişin hesapla, anlamla ve mühendislikle yoğrulmuş şehir anlayışının en somut örneklerinden biri.
Taşın içindeki mühendislik: Dönüyordu!
Yeşil Sütun yalnızca sembolik değil; teknik açıdan da dikkat çekici. Mısır pudingi (metakonglomera) taşından yapılan bu sütun, estetik olarak mukarnaslı bir başlıkla tamamlanmış. Ancak asıl ilginç yönü, taşın orijinalde dönebilir şekilde yapılmış olması.
Altına yerleştirilen özel bir sistem sayesinde belirli eksenlerde hareket edebilen sütun, hem sembolik hem işlevsel bir unsur olmuş. Bugün bu mekanizma çalışmasa da, alt yapısı hâlâ taşın içinde duruyor. Bu detay bile Sinan’ın ne kadar ileri bir teknik akılla çalıştığını ortaya koyuyor.
Tarihi keşfin sonunda çayla ferahlayın
Bu keşfi daha da anlamlı hale getirmek için Yeşil Sütun’un karşısındaki Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi’ne uğramayı unutmayın. Günümüzde Türkistan Vakfı’nın kullandığı bu alanın avlusunda, tarihi atmosferle uyumlu bir çay ocağı bulunuyor.
Özellikle yaban mersinli Turanyum çayı, bu tarihi gezintiyi hafif bir mola ile tamamlamak için birebir. Meyvemsi aroması ve serinletici etkisiyle, yalnızca damakta değil, hafızalarda da farklı bir tat bırakıyor.
Unutulmuş bir taş, unutulmaması gereken bir şehir anlayışı
Bugün herkesin cep telefonunda haritalar, pusulalar, navigasyonlar var. Ama asırlar önce şehir nereye, neye göre kurulsun diye sorulduğunda, o sorunun cevabını veren kişi Mimar Sinan’dı. Ve onun cevabı, Yeşil Sütun’un yeridir.
Bu taş, geçmişin bize bıraktığı en sağlam göstergelerden biri. Unutulmuş olabilir ama silinmemiştir. Google Maps sizi bir yere götürebilir, ama bu taş size geçmişi gösterir.
Kaynak URL:https://www.gazetebirlik.com/foto-galeri/kultur-sanat/istanbulun-ortasinda-unutulmus-bir-sir/294157
































Yorum Yazın